Zeytinağacı Tarihçe

Önce botanik: Zeytinin bilimsel künyesi "oleaceade" familyasından başlar. Leylak ve yasemin gibi süs bitkileriyle aynı familyadan "olea", yabani bir meyva ağacıdır. "Olea" cinsinden dünyada yaklaşık 30 değişik tür saptanmıştır. "Olea Europea" da bunlardan biri ve en önemlisidir. Anayurdu Doğu Akdeniz olan "olea europea"nın başlıca iki alt türü vardır: "Olea europea oleaster"(yabani) ve "olea europea sativa"(ehli)…
Zeytinin eşsiz meyvasından çıkarılan yağ önce gecelerimizi aydınlattı, mabetlerimizi kutsadı, ruhumuzu rahatlattı, sonra saçlarımızı, cildimizi güzelleştirdi, vücudumuzu ovdu, geliştirdi ve temizledi ve nihayet mutfağımızın baş tacı oldu. Ne var ki, kökü tarih öncesine dayanan yabani zeytin ağacının kaç bin yaşında ve anayurdunun tam neresi olduğu konusunda arkeobotanikçiler, tarihçiler ve ve arkeologlar arasında bir görüş birliği yok. De Condolle ve Pelletier'ye göre, Anadolu, Suriye ve İran: kimine göre Girit, Yunanistan, belki de Kuzey Afrika, Atlas Dağları, Aşağı Mısır… Dahası, yabani zeytinin ilk kez nerede ve kimler tarafından ehlileştirildiği, nereden nereye yayıldığı konusunda da gene farklı görüşler söz konusu…

Altı Bin Yıllık Hasat
Peki, Bundan binlerce yıl önce hangi insanoğlu, bu yabani ağacı aşılayarak daha bol, daha az acı, daha büyük ve yağlı zeytin taneleri elde etmeyi, yağını sıkarak günlük yaşamında kullanmayı başardı? Bilimsel olarak kimse kesinlikle bilmiyor. Efsaneler dışında sadece varsayımlar söz konusu. Uluslar arası saygınlığa sahip Dünya Zeytin Ansiklopedisi yazarı Jose M. Blazquez "Zeytin yetiştiriciliği yaklaşık altı bin yıl önce Anadolu'da başlamıştır" görüşünü savunuyor ve bu bölgede eski dönemlerde yaşamış halklar içinde yalnızca Asur ve Babillilerin zeytincilikle ilgili bilgi sahibi olmadıklarına dikkat çekiyor. Ama zeytini ilk ehlileştirenler, üzüm, incir, nar, hurma gibi bir çok meyve ağacının ilk yetiştirildiği uygarlıklar beşiği Ön Asya'da, Suriye ve İran'ın kesiştiği yayda oturanlar olsa gerek. Persler, Mezopotamyalılar ve büyük olasılıkla Akdeniz'in doğusundan içeri Mezopotamya'ya kadar yayılan Suriyeli ve Filistinliler. Nitekim, Yakın Doğu'da zeytin yetiştirildiğine ilişkin en eski kalıntıların İsrail ve Ürdün'de kalkolitik döneme (M.Ö. 3700-3200) kadar gitmesi de bu tezi güçlendiriyor.
Bu halklar, tarım ve ticarete yatkınlıkları ve becerileriyle yabani zeytina ağacını aşıladılar. Onlara iyi bakarak, daha sık yapraklı ve daha çok yağ veren bir kültür bitkisine dönüştürdüler, çoğalttılar ve önce Akdeniz kıyı şeridi boyunca geliştirdiler, sonra da başka yerlere yaydılar. Zeytinin bir kültür bitkisine dönüşmesi, M.Ö. 4000'lerde gerçekleşti. Ancak, meyvasının sıkılıp yağının çıkarılması için yaklaşık 1500-2000 yıl daha gerekecekti. Gerçekten de, Tunç Çağı'nda Akdeniz'de zeytinciliğin yaygınlaştığı sadece zeytin çekirdeklerinden değil, bulunan yağ presleri, saklanan kaplar, vazo ve fresklere yansıyanartistik çalışmalarda ortaya çıkıyor

…Yüzyıllar sonra zeytin ağacı okyanusları aştı, 16. yüzyıldaki büyük keşiflerin ardından Avrupa'dan gelen İspanyol misyonerler aracılığı ile Kuzey ve Güney Amerika'da yetiştirildi. 15. yüzyılda Sevilla'dan götürülen zeytin fideleri, İspanyollara tarafından fethedilen Batı Hint Adaları'nda ekildi önce, sonra Amerik kıtasına yayıldı. 1560'larda Meksika, ardından Peru… 19. yüzyılın ikinci yarında ise, İtalyan göçmenlerin beraberlerinde getirdikleri fideler Kaliforniya, Şili ve Arjantinde boy verdi. Sonraları yine İtalyan, İspanyol ve Yunan kökenli göçmenler sayesinde, Avustralya ve Güney Afrika'da zeytinlikler kuruldu. Hatta, Japonya ve Çin'de bile belli mikroklimalarda dikilip büyüyecek zeytin ağacı, gene de özünde Akdenizli kaldı.

Antik Dönemde Anadolu
Ön Asya'nın Batı'ya uzantısı Anadolu'nun zeytinle tanışması çok eski çağlara gider. Nuh'un gemisi belki de Ağrı Dağı'na konmamış mıydı, güvercin, ağzında zeytindalı Tufan'ın sona erdiğinin müjdesini verdiğinde? Gerçekten, bugün bile Mersin'den başlayarak batıya doğru Akdeniz'e paralel uzanan Toros dağlarının etekleri delice denen sık yabani zeytin ormanları ile kaplıdır. Örneğin Mersin, Silifke-Erdemli kıyılarında, daha batıda Antalya'da Serik ile Manavgat arasında sanki elle dikilmiş gibi muntazam delicelere rastlanır. Nuri Benlioğlu "Belki bunlar 2000 sene evvelinde kültüre alınmış ve bilahare terk olunmuş zeytinlikler olabilir. Yalnız şu muhakkak ki dünya üzerindeki en kesif delicelere memleketimizin bu köşesinde tesadüf ediyoruz." Derken, pek de haksız sayılmaz. Nitekim, Ege Bölgesi'nde de kendi kendine bitmiş yabani zeytin ağaçları, bu coğrafyanın zeytinin anayurtlarından biri olduğunu kolaylıkla kanıtlar.

Mitolojide Zeytinyağı
Zeytin, zeytinyağı ve zeytin ağacının mitolojik hikayelerde de sık sık geçtiğini görüyoruz. Hepsi bu değerli ağacın ve meyvelerinin önemini vurguluyor. İşte bunlardan biri:
…Zeka, Aydınlık, beceri ve el sanatları tanrıçası bakire Minevra (Tanrıça Athena’nın Latince adıdır) ile Deniz tanrısı Neptün (Poseidon), Atina şehrinin tanrıçası olmak için Olimpos Tanrısı Jüpiter’in düzenlediği yarışmaya katılırlar. Jüpiter, Atina şehrini, kendisine insan soyu içeren yararlı hediyeyi sunana vereceğini ilan eder. Neptün, Atina akropolünün üstünde tuzlu bir göl (deniz) oluşturur . Minevra ise bir zeytin ağacı...Minevra, bu bitkinin, insanlığın yaralarını iyi edecek bir merhem, lezzetli ve bol enerjili bir besin maddesi ve karanlıkları aydınlatacak bir alev olduğunu söyler. Jüpiter, Atina’nın yönetimini, denizden daha yararlı olan zeytin ağacını kendisine sunan Minevra’ya verir. Persler, Atina’ya saldırdıklarında akropoldeki zeytin ağacını yakarlar, ne var ki, ağaç bir gecede tekrar filizlenip ölümsüzlüğünü kanıtlar. Yunanlılar da zeytini koruyucu ve kurtarıcı bilmiş, zeytin ağacına tapınmışlardır.

* "Tarihten de eskidir Zeytinağacı", "Altıbin yılllık Hasat" ve "Antik Dönemde Anadolu" paragraflarının tüm içeriği Artun Ünsal'ın "Ölmez Ağacın Peşinde Türkiye'de Zeytin ve Zeytinyağı" isimli eserinden alınmıştır. Yapı Kredi Yayınları'ndan çıkan bu müthiş eseri zeytin ve zeytinyağı tutkunlarının, arkeobotanikçilerin aslında herkesin okumasını şiddetle tavsiye ederiz. Sayın Artun Ünsal'a tüm zeytin tutkunları adına teşekkür ederiz.
**"Mitolojide Zeytinyağı" Sn. Zeynep Can'ın güncellenmiş olarak Bodrum Magazin dergisinde yer alan ve 31 Ekim 1994 tarihli Hürriyet gazetesinde yayınlanan yazı dizisinden alınmıştır. Sayın Zeynep Can'a teşekkür ederiz.

Bu Yazıyı Paylaşmak İster misiniz ?
Kategoriler
Önemli Bilgiler
E-Bülten
İndirimli ürünler ve fırsatlardan ilk önce siz haberdar olmak istermisiniz?
softtr® | Profesyonel E-Ticaret Sistemleri ile hazırlanmıştır.